14 Ağustos 2014 Perşembe

GökYüzlü Sevgili




Gökyüzüne aldırma sen,
değişkendir o, 
aydınlanır,kararır,
hak ettiğin ışığı vermez sana.

Gökyüzüne bakma sen, 
ne gerek var var?
Kendi gözlerine bak.
Asıl gökyüzü orada.
Umut orada, hayat orada.
Güneş orada doğuyor, 
sen gözlerini kapattığında batıyor ancak.
üzüldüğünde kara bulutlarla kaplanıyor
Boğuyor insanı, hüzünlendiriyor.
Islatan yağmurların habercisi gibi.
Asıl yağmur senin gözlerinden akan bir damla yaştır,
Bütün dünyayı sel almasından farksız..
Dalıp gittiğinde bir yere, 
her taraf sisle kaplanmış gibi 
insan ne bir başkasını görebiliyor, ne de kendini.

Gökyüzüne bakma sen.
Ne gerek var?
Kendi yüzüne bak.
Doğallık orada , tabiatın güzelliği orada
Işıl ışıl güneş açmasını mı istiyorsun?
Bir gülümse yeter.
Gökyüzünde uçan kuşlar mı istiyorsun?
Saçlarını savur yeter.
Ne farkı var?

Ama dikkat et
başka insanların yanlışları yüzünden ,
bu gökyüzüne karbonmonoksit gazları sızmasın,
bu gökyüzünde kara bulutlar,sisler olmasın
bu gökyüzünde yağmur yağmasın.
Sen hep gülümse,
Ve mutlu ol ki
Başka insanların rahatça yaşayabileceği
Işıl ışıl bahar , yaz günleri olsun.

                                       Mehmet TAŞ

12 Ağustos 2014 Salı

ARAFTA OLANLAR




                 


       Günler geçer, zaman sudan daha hızlı akar. Suyun akışını görebilirsin ama zamanı göremezsin. Geçince anlarsın ancak. Güneş doğar , gün batar her gün. Ölenler , yeni doğan insanlar. Acı çekenler olur her günün içinde, mutlu olanlarda elbette. Bir taraf diğer tarafa üzülür, bir taraf diğer tarafa imrenir. Birde nötr olanlar vardır hayatın içinde. Arafta olanlar. Mutlulukla mutsuzluk arasında kalanlar. Umutlu insanlardır onlar. Onlar her iki tarafı da görür. Her iki tarafı da yaşar. Üzülür de , imrenirler de. Ama en çok hayal kurar. Çok hayal kurar onlar. İçlerinde çoğu zaman yaşama sevinciyle yaşarlar. Bazende hüzünlenirler. Gün doğumuyla umutlanır her gün batımıyla hüzünlenirler. İçlerinde hep bir şeyler yapma isteği olur. Sevdikleri için. Onların memnuniyeti, mutluluğu için. Bu insanlar kendilerinden önce sevdiklerini düşünürler hep. Onlar için hiç bir şey yapamadığı her gün hüzünlü geçer. O kadar çok şey yapmak isterken hiçbir şey yapamaz, ama her gün bir fırsat bekler. Her gün umut ederler. Hayal edip umuda gülümserler.

       Beklerler. zaman geçer. Zaman geçer ama koku gibi ses gibi birde zamandan geçen insanlar vardır. Zamanın akışına kapılmayan, zamanın alıp götüremediği insanlar. İşte bu insanlar sevilir, bu insanlar önemsenir. Onları zamanın her anında bulmak mümkündür. Uykunda bile. Rüyalarına girer. Sabaha kadr konuşur yaşarsın onunla. Hiç uyanmak istemezsin. Uyandığında gözlerini açmayıp rüyayı devam ettirmek istersin. Düşündüklerini rüya zanneder inanırsın. Çoğu kez tekrarlanır bu. Bir tek Bilinçaltına sığmayan insanlar rüyalarda bu kadar çok görünürler. Sevilen insanlar bilinçaltına sığmazlar. Uyanırsın yüzünü yıkarsın aynada onu görmek istersin. Kahvaltını yaparsın çay doldururken aklına gelir arkadaşının söylediklerini duymaz , salakça gülümsersin. Dışarıya çıktığın an umut vakti gelmiş demektir. Arar durursun her yerde. Tesadüfe inanmaz kaderin karşına çıkaracağı anı beklersin. Her zaman her yerde. Saç rengi boyu benzeyen birini arkadan gördün mü kalp atışın hızlanır gözlerin kızarır, o olamadığını anladığın an damarların tutulmuş gibi boynunda bir ağrıyla kalırsın. Dışarıda kalmaya özen gösterirsin. Çünkü bilirsin ki eve gidince artık imkanı yoktur bir şeyin. Olabildiğince dışarıda kalır, artık kaldıramadığın zaman eve geçersin. Umut kapıdan girinceye kadar devam eder. Hüzün anıdır kapının kapanışı. Aynı zamanda güneşin batışı. Bari rüyalarda olması umuduyla gözlerini yumar ve bir günün daha idam sehpasında ipini çekersin bir şey yapamadığın için.

9 Ağustos 2014 Cumartesi

KADINLAR

    

 
  
       Kadınları anlamak zor iştir, meşakkatlidir. Bir dedikleri diğer davranışını tutmaz mesela. İstekleriyle yaşadıkları hep ayrı şeylerdir. Çünkü konuşurken beyinlerini , yaşarken hislerini kullanırlar. Sorarsan eğer hepsi ikişki yaşamak ya da evlenmek istediği erkeği öyle anlatırlar ki dört dörtlük bir adam.. Kişiliği  , karekteri düzgün, güvenilir, saygıyı, sevgiyi, sadakati iyi bilen birini istediklerini söylerler. Lakin yaşantılarında aşık oldukları erkeğe bakınca bu özelliklerin çok küçük bir kısmını taşıdığını görür, şaşırır kalırsın. Şaşırma! Kişiliği düzgün, karekterli insanlar isteyip, karektersiz erkeklere aşık olmak kadınların genel özelligidir. Şunu bilmekte bir kere fayda var ki ; kadınlar istedikleri gibi olan erkeği sevmezler, istediği gibi olmayan erkekleri, istedikleri gibi yapmak için uğraşabilecekleri erkekleri severler. Değiştirmek için. Bunda da çoğu zaman başarılı olamaz ve üzülürler. Kadınlar çok üzülür, çok ağlarlar.
      Kadınlar, duygusaldır, hem de çok. Bağlandımı bırakamazlar kolay kolay. Bir kadının kalbinden sevdiğini çıkarabilmesi zamkla yapıştırılan karton gibidir. Onu ordan bir anda kurtaramazsın, parçalana parçalana ayırırsın birbirinden ancak. Ve ne kadar ayırırsan ayır mutlaka kalır ufak tefek izleri. Beklemeyi iyi bilirler sevdikleri için, acı çekmekten kaçınmazlar. Fedakarlık da yaparlar. Ne kadar pisliğin olursa olsun tertemiz elleriyle seni temizlemeye çalışırlar, kirlenmeyi göze alarak. İçinizden hiçte sevgileri öyle değil diye geçiriyorsanız eğer, geçirmeyin. Bir kadın tarafından gerçekten sevilmemişsiniz demekki.
     Ne yaparsanız yapın bir kadının nefretini, öfkesini kazanmayın. İşte o zaman melek halindeyken tanrıya isyan edip şeytan olurlar. Sakın bir meleğin isyan ettiği tanrı olmayın. Bir kadın iki şey için herşeyini feda edebilir; Bir sevgisi, iki nefreti için.
                                                                                                               Mehmet Taş

7 Ağustos 2014 Perşembe

Brütüs'e Mektup

   


      Zaman diyor Brütüs zaman. Zamanıda düsman etti bana. Su gibi akıp geçiyor dediğim zaman yerinde sayıyor. Bir türlü söylediği zamana varamıyorum. Akrep bencil zaten. 60 adıma karsılık sadece bır adım atıyor. Yelkovana acıyorum. Oysa ben bır yelkovan kadar bile değilim Brütüs. 60 adımdan fazlasını atsam da bir adım karsılığım yok. Uykudayım Brütüs uykudayım ve o bilmiyor bunu. Rüyalar görüyorum sadece gözlerim açık halde hemde. Alarmı kurmuş bir zamana belki de kurmamış, bilmiyorum. Uyanamıyorum Brütüs uyanamıyorum bu uykudan. Güneş doğsa, sabah olsa , alarm çalsa onun sesinden, uyansam hemen. Güneşın yerine koysam onu. Hic sırıtmaz emin ol. Emin ol güneş kadar aydınlatır dünyamı. Oylesine ışık saçıyor bana. Öylesine güzel ki hiç bır çıplak göz uzun süre bakmaya cürret edemez ona. Ama ben bakıyorum Brütüs. Gozlerım yanıyor, tenim degil belki ama içim kararıyor. Olsun be Brütüs. Yansın son raddesine kadar. Bu zamana kadar bembeyaz tutmamızın sebebi ,bir gün iyi bir şekilde yakmaktır belkide. Kızma bana Brütüss elimde değil. İnsanlardan örnek verme bana. Ben onlar gibi değilim. Olamam. Olamıyorum. Vazgeçmek basitçe geliyor bana, vazgeçmek kendime ihanet etmişçesine. Duygularım dostum benm. Onları yalancı konumuna düşürmem. Sende mi Brütüs demiycem sana. Biliyorum sende öylesin. Ama ben değilim.